Tarihi ve Kültürel Eserler
Kastel ve Çeşmeler
Dünyada benzeri bulunmayan ve su mimarisinin eşsiz örnekleri olan Gaziantep kastelleri, farklı işlevlere sahip olarak inşa edilmiştir. Türk mimarisinde sadece Gaziantep’te bulunan bu yapılar kısmen veya tamamen yer altında bulundukları için çok fazla dikkat çekmemiştir. Bu nedenle sanat tarihi terminolojisinde yer almamışlardır. “Kastel” kelimesinin dilimize Arapçadan geçtiği ve suyun yer altında bölümlere ayrıldığı yer anlamına gelmektedir.Gaziantep şehir merkezinden geçen Alleben Deresi gibi bir su kaynağına sahip olmasına rağmen, tarih boyunca yeraltı su kaynakları bakımından fakir bir şehir olmuştur. İnsanlar buldukları suyun buharlaşma veya başka bir yolla kaybolmasını önlemek için yerin altından açtıkları livas denilen kanallarla, suları belli bir merkeze (Suburcu) toplamışlar ve bu merkezden de şehre dağıtmışlardır. Evler, su ihtiyacını karşılayabilmek için livaslar üzerine yapılmış ve bu evlerden livaslara kuyular açılmıştır. Bu kuyular hem su ihtiyacını karşılamak hem de yazın sıcaktan bozulacak erzakların kuyulara sarkıtılarak bozulmaması için kullanılmıştır. Ayrıca genel olarak cami altlarından geçen su kanallarının belli bir noktasına yüzeyden 30-40 merdivenle inilen ve adına Kastel denilen; içinde tuvaleti, yıkanma yeri, dinlenme ve abdest alma yerleri, hanımların çamaşır ve yün yıkama mekanları ve bazılarında namaz kılma alanlarının da (mescit) bulunduğu genişçe mağaramsı boşluklar oluşturulmuştur. Kasteller evlerin modern manada şehir içme suyuna kavuştuğu ve çeşmelerin yapıldığı tarihe kadar önemini korumuştur. Ata yadigarı ve su mimarisinin eşsiz örneklerinden olan bu kastellerden 5-6 tanesi çeşitli sebeplerle yok olmuştur. Günümüze kadar gelenler ise;
- Şeyh Fethullah Kasteli
- İhsan Bey Mescidi ve Kasteli
- Pişirici Mescidi ve Kasteli
- İmam-ı Gazali Kasteli
- Ahmet Çelebi Kasteli
- Kozluca Kasteli’dir.